Astroloji Aşkına
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
En son konular
» Merhaba tekrar :)
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Haz. 08, 2015 9:23 pm tarafından PaperDragon

» Gaziantep'ten selamlar
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Haz. 08, 2015 8:52 pm tarafından PaperDragon

» Caput Algol sabit yıldızı
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 11:25 am tarafından Uranus

»  Nazım Hikmet
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 4:57 am tarafından Uranus

» Progres Asc
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 4:56 am tarafından Uranus

» Stelyum
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 4:55 am tarafından Uranus

» ben geldimm
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 4:52 am tarafından Uranus

» SES ??
Sonun Başlangıcı EmptyPtsi Mayıs 18, 2015 4:51 am tarafından Uranus

» KARŞILIKLI AĞIRLAMA (MUTUAL RECEPTİON)
Sonun Başlangıcı EmptyC.tesi Ara. 20, 2014 10:35 pm tarafından sinan1399

Anket

Bucunuz Hangisi

Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 402 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap8%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 8% [ 376 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap8%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 8% [ 370 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 439 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 410 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap8%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 8% [ 391 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 409 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 414 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap7%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 7% [ 347 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap7%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 7% [ 318 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 415 ]
Sonun Başlangıcı Vote_lcap9%Sonun Başlangıcı Vote_rcap 9% [ 427 ]

Toplam Oylar : 4718

Arama
 
 

Sonuç :
 


Rechercher çıkıntı araştırma

Mayıs 2024
PtsiSalıÇarş.Perş.CumaC.tesiPaz
  12345
6789101112
13141516171819
20212223242526
2728293031  

Takvim Takvim

.
.

Sonun Başlangıcı

Aşağa gitmek

Sonun Başlangıcı Empty Sonun Başlangıcı

Mesaj tarafından ali Çarş. Nis. 07, 2010 10:04 pm

Sonun Başlangıcı / 2012 Maya Kehanetlerinin Sırrı

Tüm büyük
dinler, sistemlerin ve uygarlıkların çöküşleri ile ilgili mit ve
efsanelere sahiptir. Bunlardan en önemlileri, Kur’an ve İncil’de
yazdığı gibi, çeşitli şekillerde sapkınlığa düşen uygarlıkların Tanrı
tarafından yok ediliş hikayeleridir.


Sonun Başlangıcı Sonunbaslangici.widec
http://www.astrologyanalyst.com
Güncelleme: 18:00 TSİ 25 Eylül. 2009 Cuma
function UpdateTimeStamp(pdt) {
var n = document.getElementById("udtD");
if(pdt != '' && n && window.DateTime) {
var dt = new DateTime();
pdt = dt.T2D(pdt);
n.innerHTML = dt.D2S(pdt,((''.toLowerCase()=='false')?false:true));
}
}


Tüm
büyük dinler, sistemlerin ve uygarlıkların çöküşleri ile ilgili büyük
mitlere ve önemli efsanelere sahiptir. Bunlardan en önemlileri
İslamiyet’in Kutsal Kitabında ve Hıristiyanlığın İncilinde yazan bazı
uygarlıkların Tanrı tarafından azdıkları ve çeşitli şekillerde
sapkınlıklara daldıkları için, yok ediliş hikayeleridir. Bu hikayenin
benzerlerini Brahmanizm’in Upanişad destanlarında görürüz. Eski
çağlarda, bildiğimiz tarihin dışında da bir şeyler olduğu, yapılan
arkeolojik çalışmalarda da görülmektedir. Dev Mısır piramitleri
İngiltere’deki Stonehenge, Kamboçyadaki Angkor ve daha niceleri zamanın
başlangıcının ve devamının bildiğimiz tarihten çok daha eskilere
dayandığını bizlere gösteriyor. Bazı araştırmacılara göre, Mısır
piramitlerinin yapım yılı M.Ö 10,500 olabilir. Biz yazıyı, M.Ö 4000’ler
civarı bulurken, bir başka uygarlık 10,500’lerde dev mimari yapılar
yapıyor ise, o zaman bizim yazıyı bulduğumuz tarihin gerçekliği ile
ilgili modern arkeolojik gözlemlerde anlaşılamadık ve alışılmadık
şeyler var demektir. Mısır ile ilgili göksel tarihlemenin 10,500 ile
olan bağını incelemek için Robert Bauval ve Adrian Gilbert’ın 1994
yılında hazırladıkları “Orion Mystery” isimli kitap ile Graham Hancock
‘un araştırmalarına bakabilirler.
Yazımın
ismi “Sonun başlangıcı”. Biraz can sıkıcı biliyorum. Fakat, tüm umutlu
bekleyişlere rağmen çabaların azlığı nedeni ile insanlık, herkesi
hırpalayacak bir sona doğru gitmekte. Dünyanın manyetosferi gittikçe
zayıflamakta. İnsanoğlu önümüzdeki yüzyıldan itibaren, aciz olduğu doğa
karşısında, doğa güçlerini ne kadar anlamaya çalışsa da yetersizliğini
fazlası ile görecek. Kapitalist sistemin veya hangi “İzm” olursa olsun,
ille de bir İzm’in peşinde koşan insanlık, hala futbol maçlarının , iç
çamaşırlarının veya borsa kazançlarının peşinde ilkel bir şekilde
düşüne dursun, yaşadığımız dünya çok ama çok ciddi büyük bir değişim
geçiriyor.
Ortalama
5 milyar yaşında olan dünyamız, kim bilir bu değişimi kaç kere yaşadı.
Bilmediğimiz tarih, dinler ve efsaneler ile gelen anlatılar bu değişim
ve tarih ile ilgili de pek çok bilgiyi içeriyor. Biz görmek, duymak
istemiyoruz. Geçmişin bilgilerine direniyoruz. Araştırmayan ve
düşünmeyen bir 19 yüzyıl geçirdik. Araştıranlar, üretenler ve
yaratanlar çeşitli dogmatik düşüncelerin baskısı ile yok edilmeye
çalışıldı. Siyasi güç, her zaman toprak sahibinin veya parası olanının
elinde olan bir dönem yaşadı. Kısacası ruhumuzu kaybettik. 19 yüzyıl
boyunca birbirimizi yedik. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı -ki bu bence
tek bir savaşın iki ayrı yönüdür- kaybedilen insan sayısı 20. Yüzyıl
haricinde 19 yüzyıl boyunca doğan insan sayısından fazla. 150 milyona
yakın insan ya öldü, ya sakat kaldı ya da çalışma kamplarında insan
değillermiş gibi yakıldı,yok edildi,imha edildi. Medeni değiliz.
Olduğumuzu iddia ediyoruz. Zannediyoruz. Nasıl olduğu şaibeli olarak
son yüzyıl içinde inanılmaz teknolojik keşifler yaptık. 2. Dünya
savaşından sonra, o kadar hızlandık ki, dedelerimizin gaz yağı ile
ilkokulu okuduğu dönemlerden sonra şimdi çocuklarımız internet
kullanıyor, büyüklerimiz kara trenleri hatırlarken, bizler çok
gelişmiş, konuşarak yolu tarif eden otomobiller ile seyahat ediyoruz.
1900’lerin başında uçak seyahati bir hayal iken, şu anda hava yolu
şirketlerinin çığırtkanlıkları ile, yapmış oldukları indirimler
sayesinde komik ücretlere uzun mesafelere seyahatler yapabiliyoruz.
Gökyüzünde demir kuşlar uçuyor. Her gün evimizdeki iletişim cihazı
televizyonumuz yüzlerce kanal ile bize bilgi aktarıyor. İnternet 6
yaşındaki çocuğun rahatlıkla kullanabileceği bir hale geldi. Teknolojik
olarak ilerideyiz. Ama uygarlaşmıyoruz.
Uzun
zamandan beri 21 Aralık 2012 ile ilgili araştırmalar yapmaktayım. Beni
yakından takip edenler bunu çok iyi bilir. Hiçbir zaman bir kehanetin
altında astrolojik ve sosyal gerçeklikler yok ise, bunu çok fazla
önemsemedim. Galaksi dizilimi, dünyanın yok foton kuşağına yaklaşımı,
pleides takım yıldızına doğru yaptığımız yolculuk, inanın bunlar bana
deli saçması geliyor. Çağımızın bilim ile bilimdışı arasında belli
noktalarda kalmış filozoflarının yapmış olduğu felaket çılgınlıkları.
Ancaaaak,
bir gerçek var ki, şu mayaların 21 Aralık 2012’ de olacak kehaneti ve
Nostradamus’un söylenceleri. Çoğunluğunuz bilir mi bilmiyorum;
Nostradamus’un dörtlükleri hiçbir bilim insanın reddedemeyeceği kadar
açıklıkla gerçekleşmektedir. İstatistiki ve matematiksel tüm çürütme
çalışmaları , Nostradamus’un kehanetleri üzerinde işlememekte ve bu
kehanetlerin nasıl yapıldığına dair bilimsel çalışmalar bile
yapılmaktadır. Michel de Nostredame, çağını aşmış ünlü bir hekim,
filozof ve benim gibi klasik tekniklerle uğraşan Astrologlar için ise,
büyük bir Astrolog’tur. Michel de Nostredame; büyücü veya bir kısım
insanların söylediği gibi görünmez varlıklardan haber alan, bedensiz
varlıklar ile görüşen biri değil, büyükbabasından öğrenmiş olduğu
kabalistik Astrolojik teknikleri çok doğru kullanabilen , artık biz
batı Astrologlarının erişmesinin neredeyse imkansız olduğu sabit yıldız
ve gökyüzü derece tablolarının ana dili gibi bilen, ve astrolojinin
varoluş sebebinin,Tanrısal ilhamı yeryüzüne yaymak olduğuna inanan
inançlı ve çağımızın en büyük Astrologu idi.
O,
3000’li yıllara kadar devam edecek olan dünya uygarlığının 2000’li
yılların başlarından itibaren çok büyük bir buhran geçireceğini de
öngörmüştür. 21 Aralık 2012 hakkında ve Maya kehanetleri zamanın sonu
veya yaradılış ile ilgili çalışmalar yaparken, yıllar önce İngiltere’de
birlikte çalıştığım ve bugünlere gelmeme sebebiyet veren , hocam
Nicholas’ın birkaç sözünü hatırlatmak isterim. “Büyük felaketler veya
büyük değişimlerden önce önemli bir Ay ve Güneş tutulması olur. Ay ve
Güneş tutulmaları sosyal toplum içinde çok büyük değişimlerin olacağı
dönemleri gösterir Sevgili Oğuzhan” demişti. 90’lı yılların başı idi.
19 yaşın vermiş olduğu gençlik ve delilik ile Güneş ve Ay
tutulmalarının önümüzdeki dönemlerdeki etkilerini hesaplamaya
çalışmıştım. 1999 yılında oluşacak olan Güneş tutulmasının çok ciddi
felaketlere sebebiyet vereceğini ise 4 yıl önceden söylemiştim. Bunlar
o zamanlar yazıldı,duyuruldu. Her neyse, 21 Aralık 2012’ye gelirsek,
öncesinde ve sonrasında çok önemli bir tutulma döngüsü görünmemekte.
21
Aralık 2012’nin hemen öncesinde Haziran ayında oluşacak olan Venüs
tutulumu 2012 ve sonrasında oluşacak olan olayları da tam anlamı ile
ifade etmiyor. O zaman Maya takvimi ile Miladi takvim arasında bir
farkın olabileceğini düşündüm kendimce. Ve gerçekten beni haklı
çıkaracak şeylerde buldum. 21 Aralık 2010’da Mayaların yaşadığı
Guatemala ve Meksika’nın güneyi civarında çok net görünecek bir Ay
tutulmasının olacaktı. Sonrasında bu anlamda internette yaptığım
araştırmalarda Cotterell gibi ciddi astrofizikçilerin aslında Maya ve
Miladi takvim arasında iki yıllık fark olabileceğini yazdıklarını
hayretle gördüm. Tabii ki bir ben düşünecek değildim bu mantığı. Ve o
sırada hocam Nicholas’ın büyük felaketlerden önce önemli Ay ve Güneş
tutulmaları olur” sözü yeniden aklıma geldi.
Evet sevgili okuyucular hepimizin 21 Aralık 2012’de beklediği Maya kehanetlerindeki asıl tarih bence 21 Aralık 2010’dur.
Mayalar,
tüm bu çalışmalarını Güneş ve Ay’ın gökyüzündeki konumlarına göre
yapmışlardır. Kehanetlerini kullanırken, Güneş’in manyetik
fırtınalarının yoğun olduğu dönemleri hesapladıkları da bilinmektedir.
Tabii ki Maya’lar, bizim şu anki uygarlığa ve teknolojiye bakış açımıza
göre çok daha farklı, daha özel bir takvim, farklı bir hayat görüşü,
teknoloji ve uygarlık biçimine sahiptiler. Şimdi gökyüzünden tam anlamı
ile uzaklaşan biz insanoğlu, bu bilgileri yalnızca belli dönemlerde ve
basite indirgenmiş bir şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Onlar, hatta
bizim ilkel diye nitelendirdiğimiz uygar toplumlar, evrendeki her
parçanın bir bütünü temsil ettiğini ve evrendeki materyaller arasındaki
ilişkilerin olaylara sebebiyet verdiğini açıkça bilmekteydiler.
Sümer’de de bu böyledir, eski Arap toplumlarında da, Türk toplumlarında
da. Gökyüzü ile uğraşmayan tek bir toplum yoktur eski çağlarda.
Eski
uygarlıklar gökyüzünde nadir görünen, tekrarlayan bazı görünümlerin
dünya ve doğa üzerindeki etkilerini ve değişimlerini de fark etmiştir.
Ayın 28 günlük döngülerinin tüm canlılarda üreme ile ilgili bir
zamanlamaya sebebiyet verdiğini, Venüs’ün gökyüzündeki pozisyonunun
insanın dişi cinsi dahil tüm dişilerde hamileliğin başlangıcı ve
sonlanması ile ilgisi olduğunu ifade eden yüzlerce eski parşömen
vardır. Biz profesyoneller biliriz ki çoğunlukla da bu eski kadim
zamanlardan kalan parşömenlerden kalan yazılar şaşırtıcı bir derecede
işe yaramaktadır.
Meteorolojik
çalışmalar ve gözlemler gibi, ciddi Astrolojik gözlemler ve Güneş
sistemimizdeki hareketler ile, sosyal bağıntılar arasındaki
hareketliliği de çözebiliriz. Dolunay dönemlerinde kalp krizi ,
kriminal davranışlar ve intiharların , diğer günlere göre çok daha
fazla olduğu bilinmektedir. Hatta gelişmiş batı ülkeleri İngiltere,
İsveç, Finlandiya gibi ülkelerde Acil servisler ve Polis, dolunay
günleri çoğunlukla izinleri kaldırır veya güvenliği daha da fazlası ile
ön plana çıkartır. Nedeni bilimsel istatistikler ile çözülememiştir.
Ama sonuçlar bellidir. Biz Astrologlar için ise, hangi dolunayların
daha tehlikeli olduğunu görmek son derece basittir.
Sonun
başlangıcı demiştim. 21 Aralık 2010’da Guatemala üzerinde oluşacak olan
Ay tutulması , Astroloji’de, insanlığın çok önemli ağır bir sınav ve
değişim dönemine girmesini göstermesi açısından önemlidir. İkizler
burcunun son derecesinde oluşacak olan tutulma, astrolojik anlamda
anaretik yani ölümcül derecededir. Bu derece daha ziyade yıkım,
şiddetli değişim ve büyük dönüşüm dönemlerini gösterir.
Tutulma
esnasında Ay’ın İkizler burcunda, Güneş’in Yay burcunda, Mars ile
Plüton’un neredeyse Oğlak burcunda kavuşum halinde görünmesi, Mayalar
için felaketleri ve büyük yıkımları gösteren Venüs gezegeninin, ölüm,
yer altı kaynakları, depremler ve yıkım ile ilgili Akrep burcundaki
hareketi, Uranüs’ün Jüpiter’in Balık burcundaki kavuşumu ve bu
tutulmanın büyük koruyucu diye nitelendirilen Jüpiter’e, insansal
egoları temsil eden Güneş ile kare yapması, dünya üzerinde doğal
felaketlerin gittikçe artacağını temsil etmektedir. Uranüs’ün Balık
burcunda, dünya üzerinde suları temsil eden Neptün ile karşılıklı
ağırlama pozisyonunda olmasının ve Uranüs’ün bu ağırlama esnasında Ay
ve Güneş’e yıkıcı bir açıda bulunmasının ana etkisi global tayfun
anlamına gelir. Deniz yüzeyinde kabarmalar, global fırtınalarda artış,
tufana varacak yağmurların hızla artması, tabi bunun sonucunda büyük
deniz ve hatta uçak kazaları.
Dünya
üzerinde manyetik alanda gittikçe artan zayıflamalar ve düzensizlikler,
Güneşin manyetik alanında dengesizlikler ve büyük Güneş fırtınalarının
başlangıcı ile birlikte, Merkür ve Uranüs arasındaki gökyüzündeki ayrı
kare pozisyon, teknolojik cihazlarda olabilecek arızalar, Mars-Plüton
kavuşumu ise buna rağmen insanların kaşınması, savaş, ve çatışmalardır.
Bu arada Uranüs’ün ciddi depremlere sebebiyet verdiğini, Plüton’un ve
Mars’ın volkan ve yanardağ faaliyetleri ile ilgili olduğunu bildirmekte
fayda var. Saygı duydum. Binlerce yıl önceki Mayalı meslektaşlarımın
bizler gibi teknolojiyi kullanmadan, bu kadar karışık görünümlü
hesaplamaları yapmaları, sahip oldukları matematiksel bilgiye ve onu
kullanma şekillerine, bu bilgiyi sosyal anlamda yorumlamalarına saygı
duydum.
Anaretik
derecelerde olan tutulmalar bir dönemin bitişini, bir yüzyılı, bir
miladı, yeni bir milad ile, yüzyılın başlamasını da temsil ederler. Bu
gökyüzü görünümü dünya ananın bu değişim süreci içinde biz çocuklarını
büyütürken, geçirmiş olduğu süreçlerden çok daha farklı bir sürece
girdiğini gösteriyor. 21 Aralık 2010’dan itibaren buzulların erimesi
veya şehirlerde tayfun sel ve deprem gibi, kavramlar ile birlikte grip
enfeksiyonlarına ve ölümcül salgınlara sebebiyet vermesi, inanın ki çok
bilindik şeyler olacak. Eee hadi hala borsa ile uğraşalım, hisse
senetlerinden paralar kazanmaya çalışalım. Beyaz gömlekli arkadaşları
zengin edelim. İş toplantılarında önemli kararlar alalım. Rating
kaygılı diziler yayınlayalım. İnsanları çeşitli kandırmacalar ile
uyutmaya devam edelim. Gazetelerin arkasına çıplak kadın resimleri
koyalım. Kedi nankördür diyelim sonra da birbirimize olan
sevgisizliğimizi ve nankörlüğümüzü hayvanlara yansıtalım. Fakirlerin
haklarını yiyelim, siyah filmli jiplerimizle patronculuk taslayalım.
Mahatma Gandi ne güzel söylemiş. “Basit yaşa ki başkaları da var olabilsin”
İnsanın
uygarlaştığı ama ahlaksızlaştığı bir dönem içindeyiz. Sevgilisini
kıskançlık uğruna kesenler, 18 yıl boyunca bir çocuğa sapıkça tecavüz
edenler, bebeklerini genel evlere satanlar, cahillik , bilgisizlik ve
erdemsizlik . Eskiler ne demiş; bazılarımız para ve güç peşinde koşar,
bazılarımız şöhret şan, bazılarımız iktidar ve güç. Bazılarımız ise
bunları sadece seyreder ve eğlenir. Dünya insanı ne kadar inançlı gibi
görünse de ben diyim Tanrısal, siz diyin doğa olaylarından kaynaklanan
ciddi ve büyük olmak üzere bir sınav yaşayacak. Belki bir gün yeni
mitolojik hikayelerde uygarlığımızın sapkınlığı ve yok oluşu insanlara
ibret için anlatılacak. Tıpkı eskiden olduğu gibi… Anlamak isteyene
tarihte,mitolojide ve din kitaplarında büyük dersler var. Ama sadece
anlamak isteyene… Saygılarımla,
Astroloji Uzmanı Oğuzhan Ceyhan

alıtıdır.

Seal bu konu hakkındaki değerlendirmelerini bekliyoruz....selamlar...
ali
ali
Astro Özel Üye
Astro Özel Üye

Erkek
Koç Yılan
Mesaj Sayısı : 518
Yaş : 59
Nerden : tr
Kayıt tarihi : 31/03/10

Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Sayfa başına dön


 
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz