En son konular
Arama
Mayıs 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | 4 | 5 | ||
6 | 7 | 8 | 9 | 10 | 11 | 12 |
13 | 14 | 15 | 16 | 17 | 18 | 19 |
20 | 21 | 22 | 23 | 24 | 25 | 26 |
27 | 28 | 29 | 30 | 31 |
.
.
Nöroteoloji
1 sayfadaki 1 sayfası
Nöroteoloji
Nöroteoloji
Nöroteoloji, beynin spritüel deneyimler sırasındaki nörolojik aktivitesi üzerine çalışmalar yapan bilim dalıdır. Bu bilim dalı tüm spritüel deneyimlerin sinirsel impalsların ve beyindeki bir takım kalıpların sonucu olduğunu varsaydığından tartışmalar başlatmıştır. Nöroteoloji bilimdalı spritüel deneyimlerin sinirsel impalslara neden olabileceğini kabul etmez iken bunun tam tersini savunur. Bundan dolayı nöroteoloji çoğu kez ilahiyatçılar, ruhani liderler ve diğer bazı bilim adamları tarafından eleştiriye uğramıştır. Spritüel deneyim nöroteolojide spesifik olarak tanımlanmıştır. Denekler, Evrenle bir Bütün olduklarını hissedebilmekte, ani bir aydınlanmayı, değişik bilinç durumlarını, esrik trans deneyimleyemekte veya spritüel huşu hissedebilmektedirler. Beyin dalga desenleri üzerine yapılan değerlendirmeler Nöroteolojinin 1950 sonlarına doğru yürütülmüş ilk araştırmaları olmuştur.
Güncel araştırmaların çoğunluğu spritüel deneyim yaşayan kişiler üzerinde çalışabilmek için beyin görüntüleme tekniklerini kullanmıştır. Ancak 1980′lerde Dr. Michael Persinger tarafından yapılan çalışmalar nöroteolojiyi esas olarak tanımlamış ve beraberinde büyük eleştirileri de getirmiştir. Persinger (beyindeki) temporal lobların uyarılması ile spritüel bir olayın meydana gelebileceğine inanıyordu. Araştırmaları hemen eleştiriye uğramıştır, çünkü çalışması çift körlü* değildi ve test edilen kişiler ne beklemeleri gerektiğini az çok biliyorlardı.
* Olguları, araştırma grubunun ve deneklerin beklentilerinden ve isteklerinden ayırmaya yarayan araştırma tekniği.
Persinger’in temporal lobları uyarmak için kullandığı cihaza Tanrı-zırhı deniyordu, ki temporal lobların tepki vermesi için zayıf bir manyetik alan oluşturuyordu. Bu deneyimi yaşayan kişiler sıkça bir çeşit varlığın onlarla beraber odada olduğunu bildiriyorlardı. Persinger’ın çalışmalarına dayanarak birçok kimse, bir spritüel deneyimin yalnızca beynin bir tepkisi olduğu sonucuna vardı, böylelikle spritüel deneyimlerin aslında gerçek bir fenomen olarak var oldukları ihtimalini bir kenara bıraktı.
1980′lerde Tanrı-Kaskı ile yapılan çalışmalar birçok ilahiyatçıyı kızdırmıştı, çünkü bu durum ilahiyatçıların spritüel deneyimin direkt Tanrı’dan geldiği inancını bir kenara bırakıyordu. Onlara göre manevi deneyim gerçeğini inkar etmek birçok dünya dininin temelini inkar etmekti. Diğer yandan nöroteolojideki Persinger deneylerinin eleştirmenlerce kötü bilim olarak addedilmesi ilahiyatçıları rahatlatmıştı.
Beyin haritalama tekniklerine sahip modern nöroteolojinin, dinine aldırmaksızın tüm insanları spritüel deneyimlere açan ortak bir öze sahip olabileceği fikri ise daha büyüleyicidir. Bu doğuştan gelen maneviyat potansiyeli, aslında bir Tanrı’nın var olduğunu daha iyi kanıtlayabilir. “Akıllı tasarım”a inananlar bu duruma meyilli olarak insanın “Tanrının suretinde” özel olarak tasarlandığına ve herkesin yaşamda ruhani bir yol bulabilme yeteneğine işaret ederler.
Bununla birlikte Nöroteolojinin bu son teorileri, tek üstün bir din yerine tüm dünya dinlerinin geçerliliğine de işaret edebilir. Eğer herkes spritüel deneyim potansiyeline sahip ise ve farklı dinlerden insanların beyin görüntüleme esnasında spritüel deneyimleri aynı çıkıyor ise, bu spesifik bir dinin diğer bir din üzerindeki veya bir mezhebin diğeri üzerindeki doğruluğu sorusunu gerekli kılar. Bunun yerine, bu tür çalışmalar Carl Jung’un psikolojik teorileri ile aynı doğrultuda eğilim göstermektedir. Yakın takipçisi Joseph Campbell tüm mitlerin ve kutsal dini metinlerin tabiatında var olan benzerliklere dikkat çekerek karşılaştırmalı mitolojinin çehresini değiştirmişti.
Nöroteolojinin daha ileri araştırma sonuçlarına aldırmaksızın bazı eleştirmenler bununla ilgilenmedi. Bazıları din ile bilimin ille de karşıt olduğunu düşünüyor. Din inanç üzerine işliyorken bilim ölçülebilir gerçekler üzerinden işlemeye çalışmakta. İnancı tanımlayan şey, delilin olmayışı; ama en hakikatli, en sık manevi deneyimleri vermesidir. Bu eleştirmenler nöroteoloji ile hangi formda olursa olsun hiçbir şey yapmak istemiyor ve bilimin ve dinin birleşmesinin gereksiz kötülük olduğunu görüşündeler.
Kaynak: What is Neurotheology? Yorumsuzblog.com dan alıntıdır.
Nöroteoloji, beynin spritüel deneyimler sırasındaki nörolojik aktivitesi üzerine çalışmalar yapan bilim dalıdır. Bu bilim dalı tüm spritüel deneyimlerin sinirsel impalsların ve beyindeki bir takım kalıpların sonucu olduğunu varsaydığından tartışmalar başlatmıştır. Nöroteoloji bilimdalı spritüel deneyimlerin sinirsel impalslara neden olabileceğini kabul etmez iken bunun tam tersini savunur. Bundan dolayı nöroteoloji çoğu kez ilahiyatçılar, ruhani liderler ve diğer bazı bilim adamları tarafından eleştiriye uğramıştır. Spritüel deneyim nöroteolojide spesifik olarak tanımlanmıştır. Denekler, Evrenle bir Bütün olduklarını hissedebilmekte, ani bir aydınlanmayı, değişik bilinç durumlarını, esrik trans deneyimleyemekte veya spritüel huşu hissedebilmektedirler. Beyin dalga desenleri üzerine yapılan değerlendirmeler Nöroteolojinin 1950 sonlarına doğru yürütülmüş ilk araştırmaları olmuştur.
Güncel araştırmaların çoğunluğu spritüel deneyim yaşayan kişiler üzerinde çalışabilmek için beyin görüntüleme tekniklerini kullanmıştır. Ancak 1980′lerde Dr. Michael Persinger tarafından yapılan çalışmalar nöroteolojiyi esas olarak tanımlamış ve beraberinde büyük eleştirileri de getirmiştir. Persinger (beyindeki) temporal lobların uyarılması ile spritüel bir olayın meydana gelebileceğine inanıyordu. Araştırmaları hemen eleştiriye uğramıştır, çünkü çalışması çift körlü* değildi ve test edilen kişiler ne beklemeleri gerektiğini az çok biliyorlardı.
* Olguları, araştırma grubunun ve deneklerin beklentilerinden ve isteklerinden ayırmaya yarayan araştırma tekniği.
Persinger’in temporal lobları uyarmak için kullandığı cihaza Tanrı-zırhı deniyordu, ki temporal lobların tepki vermesi için zayıf bir manyetik alan oluşturuyordu. Bu deneyimi yaşayan kişiler sıkça bir çeşit varlığın onlarla beraber odada olduğunu bildiriyorlardı. Persinger’ın çalışmalarına dayanarak birçok kimse, bir spritüel deneyimin yalnızca beynin bir tepkisi olduğu sonucuna vardı, böylelikle spritüel deneyimlerin aslında gerçek bir fenomen olarak var oldukları ihtimalini bir kenara bıraktı.
1980′lerde Tanrı-Kaskı ile yapılan çalışmalar birçok ilahiyatçıyı kızdırmıştı, çünkü bu durum ilahiyatçıların spritüel deneyimin direkt Tanrı’dan geldiği inancını bir kenara bırakıyordu. Onlara göre manevi deneyim gerçeğini inkar etmek birçok dünya dininin temelini inkar etmekti. Diğer yandan nöroteolojideki Persinger deneylerinin eleştirmenlerce kötü bilim olarak addedilmesi ilahiyatçıları rahatlatmıştı.
Beyin haritalama tekniklerine sahip modern nöroteolojinin, dinine aldırmaksızın tüm insanları spritüel deneyimlere açan ortak bir öze sahip olabileceği fikri ise daha büyüleyicidir. Bu doğuştan gelen maneviyat potansiyeli, aslında bir Tanrı’nın var olduğunu daha iyi kanıtlayabilir. “Akıllı tasarım”a inananlar bu duruma meyilli olarak insanın “Tanrının suretinde” özel olarak tasarlandığına ve herkesin yaşamda ruhani bir yol bulabilme yeteneğine işaret ederler.
Bununla birlikte Nöroteolojinin bu son teorileri, tek üstün bir din yerine tüm dünya dinlerinin geçerliliğine de işaret edebilir. Eğer herkes spritüel deneyim potansiyeline sahip ise ve farklı dinlerden insanların beyin görüntüleme esnasında spritüel deneyimleri aynı çıkıyor ise, bu spesifik bir dinin diğer bir din üzerindeki veya bir mezhebin diğeri üzerindeki doğruluğu sorusunu gerekli kılar. Bunun yerine, bu tür çalışmalar Carl Jung’un psikolojik teorileri ile aynı doğrultuda eğilim göstermektedir. Yakın takipçisi Joseph Campbell tüm mitlerin ve kutsal dini metinlerin tabiatında var olan benzerliklere dikkat çekerek karşılaştırmalı mitolojinin çehresini değiştirmişti.
Nöroteolojinin daha ileri araştırma sonuçlarına aldırmaksızın bazı eleştirmenler bununla ilgilenmedi. Bazıları din ile bilimin ille de karşıt olduğunu düşünüyor. Din inanç üzerine işliyorken bilim ölçülebilir gerçekler üzerinden işlemeye çalışmakta. İnancı tanımlayan şey, delilin olmayışı; ama en hakikatli, en sık manevi deneyimleri vermesidir. Bu eleştirmenler nöroteoloji ile hangi formda olursa olsun hiçbir şey yapmak istemiyor ve bilimin ve dinin birleşmesinin gereksiz kötülük olduğunu görüşündeler.
Kaynak: What is Neurotheology? Yorumsuzblog.com dan alıntıdır.
ali- Astro Özel Üye
-
Mesaj Sayısı : 518
Yaş : 59
Nerden : tr
Kayıt tarihi : 31/03/10
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Ptsi Haz. 08, 2015 9:23 pm tarafından PaperDragon
» Gaziantep'ten selamlar
Ptsi Haz. 08, 2015 8:52 pm tarafından PaperDragon
» Caput Algol sabit yıldızı
Ptsi Mayıs 18, 2015 11:25 am tarafından Uranus
» Nazım Hikmet
Ptsi Mayıs 18, 2015 4:57 am tarafından Uranus
» Progres Asc
Ptsi Mayıs 18, 2015 4:56 am tarafından Uranus
» Stelyum
Ptsi Mayıs 18, 2015 4:55 am tarafından Uranus
» ben geldimm
Ptsi Mayıs 18, 2015 4:52 am tarafından Uranus
» SES ??
Ptsi Mayıs 18, 2015 4:51 am tarafından Uranus
» KARŞILIKLI AĞIRLAMA (MUTUAL RECEPTİON)
C.tesi Ara. 20, 2014 10:35 pm tarafından sinan1399